Türkiye Acil Tıp Vakfı tarafından düzenlenen 3’üncü Uluslararası Acil Tıp Kongresi çeşitli oturumlar ve toplantılarla devam ediyor.
Kendini kötü hisseden kişilerin serum ile iyi olabileceği düşüncesinin yanlış olduğunu aktaran Türkiye Acil Tıp Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özgür Söğüt, “Genelde halkımızın, acil servise başvuran hastalarımızın talebi; ‘sarı serum’. Gereksiz, uygun olmadığı halde hatta hastane yoğunluklarında ‘Hocam bize serum yazın, evimize götürüp takalım’ şeklinde talepler oluyor. Evde o serumun verilmesi sırasında çok ciddi enfeksiyon, damar duvarında tıkanıklığa sebebiyet verebilirler, o yüzden hastane dışında bu tür uygulamalar kesinlikle yanlıştır, doğru bulmuyoruz. Ağızdan sıvı alabildikleri sürece serum verilmesine gerek yok” dedi.
Türkiye Acil Tıp Vakfı tarafından düzenlenen 3’üncü Uluslararası Acil Tıp Kongresi çeşitli oturumlar ve toplantılarla devam ediyor. 5-8 Kasım tarihleri arasında Antalya’da bir otelde gerçekleştirilen kongrede 17 ülkeden binin üzerinde katılımcı bir araya geldi. Türkiye Acil Tıp Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Özgür Söğüt de acillere başvurular ve talepler konusunda açıklamalarda bulundu.
“Ağızdan sıvı alabildikleri sürece serum verilmesine gerek yok”
Hastaların serum taleplerine ilişkin konuşan Acil Tıp Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Özgür Söğüt, “Genelde halkımızın acil servise başvuran hastalarımızın talebi; soğuk algınlığı, grip, nezle kendilerini iyi hissetmedikleri, yorgunluk, kas ağrıları olduğu zamanlarda bu şikayetleri serum yoluyla özellikle de halk arasında ‘sarı serum’ dedikleri yani içine vitamin katılma suretiyle bir serum talebinde bulunuyorlar. Şunu ifade etmek isterim ki; soğuk algınlığı, grip, kas ağrıları, şiddetli ağrılar, kişi kendini yorgun, bitkin, halsiz hissedebilir ama ağızdan beslenebildiği, sıvı aldığı sürece bu kişilere damardan bir serum vermek çok uygun değildir. Bu kişilere, hastalarımıza tavsiyemiz; şikayetlerine yönelik tedavi verildikten sonra ağrı kesici, rahatlatıcı vitamin desteği olabilir, gerekirse antibiyotik olabilir, bol sıvı almaları, günlük su tüketimlerini artırmalarını öneririz. Serum vermek suretiyle kendilerini iyi hissetme düşüncesi çok doğru bir düşünce değildir. Ağızdan sıvı alabildikleri sürece serum verilmesine gerek yok ancak bazı durumlarda ağızdan sıvı alamıyorlarsa serum vermek suretiyle hastanın şikayetleri biraz hafifletilebilir” şeklinde konuştu.
“Serumu evimize götürüp, takalım’ şeklinde talepler oluyor, kesinlikle doğru bulmuyoruz”
Serum takılmasının basit bir durum olarak görülmemesi ve doktorların uygun bulduğu kişilere takılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Söğüt, “Serum vermek basit bir işlem değil, bir damar yolu açarak bunu yapmak zorundayız. O damar yolunu açarken de enfeksiyon riski de olabilir, bu yüzden kişi ağızdan sıvı alabildiği sürece serumun içerisine ne katılırsa katılsın, bu C, B vitamini bunun faydalı olduğunu düşünmüyoruz. Gereksiz, uygun olmadığı halde serum talepleri oluyor, hatta hastane yoğunluklarında ‘Hocam bize serum yazın, evimize götürüp, takalım’ şeklinde halkımızdan talepler oluyor. Bunu kesinlikle doğru bulmuyoruz. Evde o serumun verilmesi, daha sonra çıkarılmasıyla ilgili birtakım komplikasyonlar olabilir. Gerek serumun takılması gerek çıkarılması sırasında çok ciddi enfeksiyon, damar duvarında tıkanıklığa sebebiyet verebilirler, o yüzden hastane dışında bu tür uygulamalar kesinlikle yanlıştır, doğru bulmuyoruz” ifadelerine yer verdi