Her devrin kendine özgü özellikleri ile ön plana çıkmış siyasi figürleri vardır. Bu siyasi simaların hitap ettikleri kitlelerle kurdukları iletişim dili ne kadar güçlü ise aldıkları siyasi destek de o oranda fazla olmaktadır.
Yeni dönem de geleneksel siyaset dili yerini daha çok Z kuşağına hitap edebilecek şekilde güncellemek zorunda kalacaktır.
Bu güncellemeyi zamanında yapamayan, yeni bir iletişim dili geliştiremeyen siyasi akımların başarılı olmaları mümkün görünmemektedir.
Siyasal iletişim’i yalnızca siyasi partilerle sınırlamamak gerekir. Topluma hitap eden her sektörün bu yeni iletişim dilini yakalayarak yeni stratejiler geliştirmesi gerekir.
Önümüzdeki bir kaç yıl içerisinde siyasal iletişiminin yeni dili ve önemi hayatın her alanında daha iyi görülecektir.
Siyasal iletişim
Siyasal iletişim kavramının bir çok tanımı bulunmaktadır. Gerek “siyasal” kavramını tek ve net olarak tanımlamanın güçlüğü gerekse de “iletişim” kavramının eklenmesiyle ortaya çıkan karmaşıklık ve zorluğa karşılık “siyasal iletişim” kavramı çok basite indirilerek “belli ideolojik amaçlarını, toplumda belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere siyasal aktörler tarafından çeşitli iletişim tür ve tekniklerinin kullanılması ile yapılan iletişim” olarak tanımlanabilmektedir (Aziz, 2007: 3-4).
Siyasal iletişim kavramı farklı disiplinler tarafından farklı tanımlarla açıklanmıştır. Bu tanımların ortak özelliği siyasi iletişim kavramının demokrasiyle olan yakın
ilişkisine vurgu yapılmış olmasıdır.
Siyasal iletişim hem küreselleşme sürecinde işbirliği ve uzlaşma prensibinin yerleşmesinde hem de demokrasi kültürünün yerleşmesinde ikna etme, anlama ve anlatma fonksiyonlarıyla önemli katkılar sağlamaktadır (Kılıç, 2013: 48; Özkan, 2004: 40).
Siyasal iletişimin aktörleri
Siyasal iletişim süreci, günlük hayatın her alanında karşımıza çıkan siyasal iletişim aktörlerinin birbirleriyle yürüttükleri söylemlerinin değiş-tokuşu çerçevesinde gerçekleşmektedir.
Bu bağlamda siyasal iletişim aktörlerini siyasetle ilgili çeşitli söylemler üreten, siyasi liderler, medya uzmanları, baskı grupları, sendikalar vb. şeklinde sıralamak mümkündür.
Siyasal iletişimin üç temel fonksiyonu bulunmaktadır. Bunlardan ilki “siyasal problemlerin tanımlanmasına yardımcı olma”, ikincisi “siyasal problemlerin siyasal tartışma ortamlarında meşruiyet kazanmasını sağlama” üçüncü fonksiyonu da “ortak bir görüş birliğine varılan ve artık tartışma konusu olmayan konuların gündemden düşürülmesi” olarak belirtilmiştir.
Daha geniş kapsamda ise yedi temel özellik üzerinde durulmaktadır. Bu özellikler; siyasal mesajların iletilmesi, mesajların etkinliğinin ve kalıcılığının artırılması, kamuoyu beklentilerinin ölçümlenebilmesi, geri besleme kanallarının tesisi, kanaat
önderlerinin etkilenmesi, gündem oluşturabilme yeteneğinin artırılması ve siyasal rakiplere karşı avantaj sağlanması olarak belirtilmektedir (Özkan, 2004: 40-43).
Siyasal iletişimin boyutları ele alındığında karar verici seçmenlerin, siyasi liderin
dürüst, çalışkan, aydın, halktan biri olması, iyi eğitimli, demokrat, genç, çağdaş, Atatürkçü uzlaşmacı, uyumlu, ileri görüşlü, milliyetçi, medeni, dindar, karizmatik, liberal, şehirli, sosyalist, muhafazakâr gibi özellikleri göz önünde bulundurarak tercihlerini yapmaktadır. (Erzen, 2008: 76; Özsoy, 2002:
118).
Medyatik olmanın yöntemleri
Ülkelerin uyguladıkları siyasal sistem ne olursa olsun gündemi belirleyen medya, en önemli siyasal iletişim aktörüdür (Kılıçaslan, 2008: 15).
Medyanın gündemi, siyasetin de gündemini belirlemektedir. Günümüzde medyatik olmanın yol ve yöntemleri çeşitlilik kazanmıştır.
İletişim kanallarını etkin kullananların; planlı iletişim stratejileri aracılığıyla liderlerinin ve liderlik ettikleri düşüncelerinin özelliklerini ve kitlelere aktarmak istedikleri fikirlerini doğru ve etkili bir şekilde yansıtmaları yeni iletişim kanalları ile kolaylaşmaktadır.